Soyumuz nereden ve ne şekilde geliyor....
Trabzonun Sürmene İlçesinde geniş bir topluluğu bünyesinde bulunduran ve Çavuş zade olarak adlandırılan bu aile, yaptırılan araştırmalara göre Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar gitmektedir. Hazırlanan bir şecerede Çavuş zade ailesi, Sürmene’ye gelen Çavuş İbrahim Ağa’ya dayandırılmaktadır. Şecerenin devamında Çavuşzadelerin ilk ataları ile ilgili verilen bilgiler ise şöyledir:
Çavuş İbrahim Ağa: Osmanlı İmparatorluğunun 7. Padişahı II. Mehmed’in yeğendir. Fatih Sultan Mehmed, Çavuş İbrahim Ağa’nın öz dayısıdır. Çavuş İbrahim Ağa Hıristiyan milletlere karşı ıslahat kumandanı olarak vazifelendirilerek, 1464 senesinde Padişah tarafından İstanbul’dan Trabzon’a gönderilmiş olanların arasında yer aldı. Trabzon Hükümdarı tarafından aynı tarihte Trabzon merkezinin 27 mil şarkında Küçükdere Bahrisiyah’ı takiben 3 mil genişliğinde ve o kadar da derinlikteki mühim mıntıka sayılan Humurgan Kariyesi’ne, şimdiki Sürmene ve civarına tayin edilmiştir. Bu sıralarda Çavuş İbrahim Ağa 20 yaşlarında olup, yeni evli idi. Bir yıl sonra 1465 senesinde eşi Gülbedel Hatunu da İstanbul’dan getirterek, Sürmene Humurgan Kariyesi’nin en elverişli yeri ve en hakim tepesini teşkil eden Kumanit semtini kendisine temelli ikamet edip, ıslahat ve ağalık harekatını buradan devam ettirdi. Bu semt o zamandan beri kendisine izafeten Çavuşlu olarak adlandırılmıştır. Asırlar öncesi ahfadından ağa, bey hatun kişilere ait yazılı ve kıymetli mermer mezar taşlarla tanzim edilmiş büyük bir kabristan dahi Çavuşlu tepesindedir. Çavuş Zade İbrahim Ağa 1473 senesinde emrindeki askerlerle Otlukbeli muharebesi’ne iştirak etmiş, Padişah ve kumandan dayısı Fatih’in saflarında Akkoyunlu hükümetinin ortadan kalkmasında ciddi yararlılıkları olmuştur. 1490 senesinde henüz 50 yaşında iken vefat etmiştir.
Oğlu ve Torunları :
Süleyman Bey: Çavuş Zade İbrahim Ağa’nın oğlu Islahatı ve ağalığını aynı yerde devam ettirdi. Kanuni Sultan Süleyman devrinde bir müddet yaşadı.
Yakup Ağa: Süleyman Bey’in büyük oğludur.
Çavuş Zade Ali Bey : Yakup Ağa’nın oğludur. Kanuni ve II.Selim ile III. Murat zamanlarında yaşamıştı.
Abdurrahman Bey : Çavuş Zade Ali Bey’in oğludur. Padişah 4. Murad zamanında yaşamış, padişahça yasak edilmiş olduğu halde kahve içtiğini ve tiryakisi olduğunu korkmadan itiraf etmiş ve bu sebepten hakkında Padişah tarafından zindana atılma hükmü verilmiş ise de, infazdan evvel affedilmiştir. 1630 yılında vefat etmiştir.
Çavuş Zade Ali Ağa : Abdurrahman Bey’in küçük oğludur.
Zamanında kabilesi bir hayli çoğalmış, Hıristiyan muhitte İslamiyet’in gelişmesinde çok daha tesirli olmuş ve Humurgan’ın ayrı ayrı yerlerinde ve ilk defa üç cami yaptırmış olan Ali Ağa, 1670 yılında vefat etmiştir.
Tuncalp Emin tarafından derlenen bilgilerde ise, Çavuşzadeler ile ilgili şu ifadeler yer verilmiştir:
Çavuş İbrahim Ağa’nın torunlarından oluşan ve Sürmene ilçesinde yoğunlaşan bu ailenin toplam nüfusu, bugün 4000 haneye ulaşmıştır. Bu zatın Sürmene’ye hangi tarihte gelip yerleştiği tam olarak bilinmemekte ancak, M. 1620 senesi tahmin edilmektedir. İstanbul’daki Osmanlı sarayından Sürmene’ye Sürgün edildiği söylenir.
Padişah IV. Murad’ın Bağdat seferine giderken, orduya iştirak ettiği de eski belgelerde mevcuttur. Yörede yaptırdığı Camiinin, sonradan yıkılmışsa da eski yazılı kitabesi halen mevcuttur. Kitabede “Bu camiinin sahibi İbrahim Paşa” diye yazılıdır.
Bugün Çavuş’un nesli, Sürmene ilçesinin sahil köylerinden olan; Yemişli, Muratlı, Zeytinli, Aşağı Çavuşlu ve Yukarı Çavuşlu köylerinde ikamet etmektedir. Çavuş’un torunlarına ait Osmanlıca yazılı mezar taşları da mevcuttur. Bu köylerde bulunan mezar taşları 200 – 300 sene öncesine aittir. Çavuş’un oğlu olan Memed Ağa Bin Çavuş (H.1126)’un mezarı, bilinen en eski mezardır. Mehmed Ağa’nın ölüm tarihi, 286 yıl öncesine yani M.1710 yılına denk gelmektedir.
Çavuş’un torunları ve bu torunlarından meydana gelen nesil şu şekilde açıklanmaktadır:
Çavuşzade Sekban (Seymen) Ali Ağa (1715-1790): Bu zatın mezarı saray bahçesindedir. Mezarında ;”Ol kazanın ümeras (yöneticisi) Sekban (Seymen) Ali Ağa” diye yazılır. Nesli Yemişli Köyündedir. Sekban ağanın kahyası olan Feyzi Çelebi’nin mezarı, köyün aşağı kısmındaki Camiinin yanındadır. Ölümü (H.1210 – M. 1795). Sekban Ali Ağa’nın Yemişli köyünde oturan torunları, 1934 soyadı kanunundan sonra; Sekban, Emin soyadlarını aldı. Aile içinde Deliahmetli’ler diye bilinen kol ise, soyadı kanunu ile Sürmen ve Azizoğlu soyadlarını aldı. Sürmene çarşı mahallesinde oturan aile içinde Hacıalaybeyzadeler denilen kol ise, 1934 yılından sonra Seymen ve Sekban soyadlarını aldı.
Çavuş Zade Seyyid Küçükaliağa : Bu zatın mezarı Muratlı köyündeki camiinin yanında bulunmaktadır. Ölümü H.1224 (M.1808)’dır. Nesli bu köyde çok artmıştır. Neslinden gelenlerin soyadları : Küçükali, Aksu ve Aksoy’dur.
Çavuş Zade Keleş İsmail Ağa (H.1187 – M. 1771) : Bu zatın mezarı saray bahçesindedir. Oğlu da aynı ismi almıştır.
Çavuş Zade Küçük Keleş İsmail Ağa (H.1215 – M.1779) : Bu zatın mezarı Zeytinli Köyünde’dir. Nesli çok artmış ve ailesi 1934 sonrasında şu soyadları almıştır: İsmailoğlu, Keleş, Keleşoğlu, Sezgin, Hacıcaferoğlu ve Arslan. Hane olarak 300’ün üzerindedirler. Türk sinemasının ünlü aktörü Kadir İnanır bu zatın neslindendir.
Çavuş Zade Emin Ağa : Bu zatın mezarı bilinmemekle birlikte, oğullarına ve torunlarına ait mezarlar, Yukarı Çavuşlu köyünde bulunmaktadır. Oğulları; Hamza Ağa, Süleyman, Hüseyin ve Hasan’dır. Bu zatlar, iki yüz sene önce vefat etmişlerdir. Torunu Genç Mehmet Ağa’dır Yukarı Çavuşlu Köyünde bulunan nesli çok artmıştır. Bu kolun soyadları şöyledir: Gençoğlu, Genç, Özgenç ve Türkgenç.
Çavuş Zade Mehmet Ağa (H.1150 – M.1734) : Mehmet Ağa’nın nesli, Yukarı Çavuşlu köyünde yaşamaktadır. 1934 soyadı kanunundan sonra; Sürmen, Genç ve Başaran soyadlarını almışlardır.
Çavuş Zade Ahmet Ağa (H.1141 – M.1725): Çavuş’un yeğeni Ahmet ağanın mezarı Yemişli saray bahçesindedir. Oğullarına ve torunlarına ait mezarlar ise; Yukarı Çavuşlu köyü Mandaşa mezarlığındadır. Sülale içerisinde bulunan aile lakapları Kabakulak diye geçer. Soyadı kanunundan sonra bu ailenin bir kısmı Keleş, diğer kısmı Yücel ve Gençtürk soyadını almıştır.
|